Yetişkinlerde Bağımlılık

Yetişkinlerde Bağımlılık

Bağımlılık nedir? 

Bağımlılık bireyin dürtüleri üzerinde kontrol kaybı yaşaması sonucunda bir olaya,bir maddeye veya nesneye aşırı muhtaç hale gelmesidir. 

Kişi onlar olmadan yaşayamayacağı, keyif alamayacağı,mutlu olamayacağı,verim sağlayamayacağı algısına kapılır.  

Kişinin ilgisini çeken bir unsurun bağımlılığa dönüşmesine neden olan etkenlerden biri hayatta yaşanan kaygıdan,stresten,gerginlikten onu uzaklaştıran, mutsuzluk halinde kişiye keyif veren bir unsurun varlığıdır.  

Genç yaşlarda çatışmalar yaşandığında veya kişinin baş etme becerileri tam olarak gelişmemiş ise birey bu durumda neden-sonuç ilişkilerini değerlendirirken en kolay yolu seçmek isteyecektir. Bu durumda bağımlılık geliştirme konusunda en riskli grup gençler olarak görülmektedir.  

Baş edemediği duygusal çatışmalarda bunu minimuma indiren,keyif veren bir unsura yönelme isteği ortaya çıkmaktadır.  

O an hissedilen rahatlama hissi kişiye çok kıymetli gelmektedir. Bağımlı olunan his genellikle budur. Kendini olmak istemediği durumlar içinde buldukça o hissi arayıp ona yönelecektir.  

Bağımlılıklar türlerine göre farklı şekillerde oluşabilir.  

  • Sigara ve Alkol Bağımlılığı;

Sigara ve alkol bağımlılıkları davranışsaldır. Duyulan ilginin zamanla artarak devam etmesiyle gerçekleşir.  

  • Madde Bağımlılığı; 

Madde bağımlılıklarında ise süreç ilgi çekmeyle değil kişinin kaçma isteğiyle başlıyor.  

Kendinden,kötü yaşanmışlıklarından veya baş edemediği durumlardan kaçmak isterken bağımlılıklara çekilmesi şeklinde ortaya çıkabiliyor.  

  • Teknoloji Bağımlılığı;

Sosyal medya veya teknolojik bağımlılıklarda ise kişi ilgisini çeken bir unsura yöneliyor,etki ve etkileşim zamanla artıyor. Bu etki bir süre sonra yaşama ve rutinlere yansıyor. Yaşam kalitesini düşüren bu ilerleme sürecinde kişi hayatından tavizler vermeye başlıyor. Yaşamda yer alan sosyallik ve iletişimden uzaklaşma gözlemleniyor. 

Bağımlılığa yatkınlık kimlerde gözlenmektedir? 

Araştırmalara göre; 

Titiz, mükemmeliyetçi, ‘ya hep ya hiç’ tarzında yaşayan, aşırı kontrolcü, takıntılı (OKB) kişilik bozukluğuna yatkın kişilerde bağımlılık riski daha yüksektir.  

Ayrıca, Sosyal fobiye sahip çekingen kişiler toplum içinde daha cesur olabilmek için alkol ve maddeye yönelebiliyor.  

  • Her duyguyu aşırı ve uçlarda yaşayan, 
  • Kontrolsüz cinsellik yaşayan, 
  • Madde öncesi yaşanan bir olay,travma,ayrılık öyküsüne sahip, 
  • Geçmis çocukluk travmalarına sahip, 
  • Ortayı bulmak ve dengede olmak yerine ya hep ya hiç düşüncesinde uçlarda yaşayan, 

Bireylerde bağımlılık oranı daha yüksek gözlemlenmektedir.  

Günümüzde ergenlik dönemlerinde bağımlılıkların nedenlerine bakıldığında; 

  • Ortama uyum gösterme  
  • Özentilik ve havalı olduğunu düşünme inançları  
  • Grup dinamiğine uyum  
  • Akranları arasında dışlanma, zorbalanma ve yalnız kalma korkusu  
  • Kurallara karşı çıkabiliyor olmanın verdiği kişisel tatmin  
  • Büyüdüğünü ve birey olduğunu aykırı davranışlarla ispat etme çabası  

gibi neden-sonuç ilişkileri yer almaktadır.  

TSSB (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) bağımlılıkların klinik gidişatını olumsuz yönde etkilemektedir.  

Aynı zamanda TSSB tedaviyi bırakma isteği, relaps (tekrarlama) Ve başa çıkma zorlukları ile ilişkili bulunmuştur. Bağımlılık esnasında etkiler ile gösterilen uygunsuz ve kontrolsüz davranışlar,deneyim ve yaşanmışlıklar bağımlılık belleğini oluşturmaktadır. Bu yüzden şiddetli bir yoksunluk intoksokasyon bir travmatik anılara dönüşebilir.  

Sonuç olarak; TSSB bağımlılıklarda hem neden hem sonuç olarak karşımıza çıkabilmektedir.  

Araştırmalara göre;dünya ülkelerinde uyuşturucuya başlama yaşı 13-14 civarındadır.  

Yeniden Sağlık ve Eğitim Derneği tarafından İstanbul’un 15 ilçesinde yer alan 43 okulda eğitim gören 3.168 lise öğrencisi üzerinde yapılan bir çalışmaya göre; 

Tütün kullanımında 2004 yılında 2001’e göre %72.7,alkol kullanımında %17.6 oranında düşüş,uyuşturucu ve hap kullanımında %184.6,sentetik hap kullanımında %287.5,eroin kullanımında %100 artış gösterdiği gözlenmiştir.  

Bağımlılıkta Tedavi Süreci Nasıl İlerler ve Yöntemleri Nelerdir ? 

Tedavide toplumun genel algısına bakılırsa sadece ilaç,hastane ve arınma süreçlerine odaklanılmaktadır.  

Fakat; 

Kişinin geçmiş hikayesi,ruhsal travmaları,sorunları,düşünce tarzı,kendisini ve dünyayı nasıl algıladığı yeterince ele alınmamaktadır.  

Kişiler kararlılık ve istikrar gerektiren bu süreçte,tedaviyi güçleştiren birçok engelle karşılaşmaktadır . Bağımlılık esnasında yaşanan güçlü duygular ve deneyimler kişi tarafından pozitif algılanmaktadır. ‘Pozitif disfonksiyonal anılar’ bağımlılıkları pekiştiren ve kişiyi tekrarlamaya iten bir etki yaratmaktadır. Sahte mutluluk anlarını kaybetmek istemeyen bireyler bu zorlu süreçte direncini korumakta güçlük yaşamaktadır .  

Tedavi surecinde en büyük sorunlardan biri relaps(tekrarlama) durumudur. Yüksek tekrarlama riskleri üzerine yapılan çalışmalarda birden fazla unsur belirlenmiştir. 

Bütün bunlara dayanarak; 

Tedavi sürecinin tekdüze olmadığını, yalnızca ilaç tedavisinin yeterli olmadığını,bireylerin psikoterapötik ve psikososyal açıdan da destek almaları gerektiğini,tedavinin bütüncül yaklaşımla mümkün olacağını söyleyebiliriz.  

Tedavide Dörtlü Yaklaşım

Bağımlılık tedavilerinde dörtlü yaklaşım alışılagelmiş diğer yaklaşımlar ile değerlendirildiğinde; başarı şansını çok yükseklere taşımaktadır.  

Genel İlaç Tedavisi 

Bağımlılıklara bağlı olarak, öncesinde veya sonrasında ortaya çıkan, 

-Depresyon 

-Paranoya  

-Takıntı  

-Uyku problemleri  

-Agresyon gibi ruhsal problemlerin tedavisi için antidepresan, antibiyotik ilaçlar ile dürtü kontrolünü sağlamaya yönelik yaklaşımlar ve süreçler. 

Bağımlılık Türüne Yönelik İlaç ve Tedavi: (Çip veya iğne) 

Çip veya üç aylık depo iğneler yoksunluğu ortadan kaldırmak amacıyla kullanılmaktadır. Tedavi süreçlerinde kişiyi en çok zorlayan etkenlerden biri ise; yoksunluk ve aşerme tablosunun kontrol altına aalınmamasıdır. Bu aşamada tablo kontrol altında tutulabilmektedir. 

Tms Tedavisi

Kişide şiddetli takıntılar ve buna benzer ruhsal problemler yaşanırken,yoksunlukta ve tedavi  direncini ortadan kaldırmak adına Tms tedavisi etkili bir yaklaşım olarak tavsiye edilmektedir. 

Psikoterapi ve Emdr Travma Terapisi 

Bağımlı bireylerin yaşantısında bir yada birden fazla travma geçmişi bulunmaktadır. Bireyler bu travmaların bıraktığı duygusal durumlardan kaçınmak için bir süreliğine de olsa bir olgu, nesne veya maddeye yönelmektedir. 

EMDR tedavisi bağımlılıkta oldukça etkili bir tekniktir. Bireyin travmatik stres birikimi seanslarda kullanılan teknik ile yavaş yavaş azaltılır. Madde kullanmayan fakat buna yatkın bireyler için tedbir alınırken,madde kullanımı durumda altta yatan sebeplere erişim sağlanıp çözüm uygulanmaktadır.  

Bağımlılık tedavisi aciliyet gerektiren bir durumdur . Bu tedavi yönteminde en hızlı en güvenilir sonuçların elde edildiği bilinmektedir.  

Bağımlılıklardan özgür bir hayata geçiş temennilerimiz ile…  

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir